2023-08-29
Nükleer atık su, nükleer enerji santrallerinin normal çalışması sırasında oluşan, nükleer reaktör soğutma suyu gibi, nükleer reaktör çekirdeğindeki nükleer yakıt ve nükleer reaktanlarla doğrudan temas etmeyecek ve arıtıldıktan sonra boru hatları aracılığıyla güvenli bir şekilde deşarj edilebilecek atık suyu ifade eder. Nükleer kirli su, nükleer bir kaza sonrasında nükleer reaktörün koruyucu kasasının kırılması ve soğutma suyunun reaktördeki radyoaktif maddelerle doğrudan temas etmesi, kirlenmiş ve yüksek oranda radyoaktif olması anlamına gelir. Nükleer kirli su, insan vücuduna ve çevreye ciddi şekilde zarar veren, kansere, teratojeniteye ve mutajeniteye neden olan plütonyum ve sezyum gibi onlarca radyoaktif madde içerir. Yarı ömrü 15,7 milyon yıl olan iyot-129 ve sudan ayrılması zor olan karbon-14 gibi bazılarının yarı ömrü uzundur. Yarılanma ömrü 5730 yıldır. Balıklardaki karbon-14'ün fizyolojik konsantrasyonu trityumunkinin 50.000 katıdır ve deniz yatağı çökeltilerindeki kobalt-60 konsantrasyonu trityumunkinin 300.000 katıdır.
Bazı insanlar bilgisayar simülasyonları aracılığıyla, nükleer maddeyle kirlenmiş su boşaltıldığında Pasifik Okyanusu'nun yarısının kirlenmesinin yalnızca 57 gün sürdüğünü gösterdi. Peki tehlikeler nelerdir? Deniz ürünlerinin yenememesi bir yandan ekolojiye daha fazla zarar veriyor ya da organizmaların DNA'sını değiştiriyor. Okyanus üzerindeki bu etki sürekli ve geniş kapsamlıdır.
En belirgin değişikliklerden başlayarak, nükleer kirlenmiş suyun denize boşaltılması, öncelikle balıkçılık kaynaklarının gelişimini ve kullanımını kesinlikle etkileyecek ve insanların deniz ürünleri yemeye olan güveni büyük ölçüde azalacaktır. Uzun vadede balıkçılığın gelişimi ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olacaktır. Diyet çok büyük bir fark yaratıyor.
Amerikan "Science" dergisi bir zamanlar, nükleer maddeyle kirlenmiş suyun arıtılıp arıtılabilmesine rağmen, nükleer maddeyle kirlenmiş sudaki trityum, karbon 14, kobalt 60 ve kobalt 60 gibi çeşitli radyoaktif maddelerin uzaklaştırılmasının zor olduğunu savunan bir makale yayınlamıştı. stronsiyum 90, vb., Bu radyoaktif elementlerin bozunması ve emilmesi zordur ve deniz ekolojik besin zincirine girdiklerinde eninde sonunda insanlara zarar vereceklerdir.
Şu anda günlük içme suyumuz deniz suyu değil, dolayısıyla kısa vadede çok fazla etkilemeyecek ama deniz suyu buharlaşıp yağmur suyuna karışacak ve tekrar düşecek. Bu işlem sırasında nükleer kirli sudaki radyoaktif maddeler deniz suyuna karışacak mı? Bu sorunun kesin bir cevabı yok. Ancak zamanın çökelmesinden sonra bu maddeler mutlaka insan vücuduna girecektir. Bu nedenle günlük hayatta yemek pişirirken tencereyi sık sık değiştirmek ve alüminyum döküm tencereler gibi çevre dostu tencereleri tercih etmek en iyisidir. Suyu kaynatırken malzemeleri eklemeden önce suyu kaynatmayı unutmayın.